Gazeteci Fatih Altaylı, "Ben kendi adıma Dilan Polat’a ve eşine teşekkür etmek istiyorum. Bu ülkeye 'Para kazananlar vergi ödemeli, çok para kazananlar çok vergi ödemeli' gerçeğini hatırlattıkları ve istemeden de olsa öğrettikleri için." diye yazdı.
Son günlerde kara para aklama iddiaları ve açıklamalarıyla gündemdeki yerini koruyan Dilan Polat ve eşiyle ilgili kendi internet sitesinden bir yazı kaleme alan Fatih Altaylı, şu ifadeleri kullandı:
Sizin hayatınızda ne kadar vardı bilmiyorum ama benim hayatıma pek yeni girdi.
Ne yalan söyleyeyim, adını daha önce bir kez duymuş, daha doğrusu görmüştüm.
Bodrum’da bir “güzellik!” salonunda adını gördüğümde “Bu kim” diye sormuştum.
Sosyal medyada çok ünlü olmuş bir güzellik salonu olduğunu öğrenmiştim.
Bir daha da konu ilgimi çekmemişti.
Sonrasında kocasının kendisine uçak hediye ettiği haberi ile bir kez daha kendileri ile müşerref oldum.
Ve sosyal medya üzerinde sürdürdükleri hayatlarını inceledim.
Müthiş bir eser yazmışlardı.
“Görgüsüzlüğün el kitabı”
Ama yeni Türkiye zaten böyle bir şeydi. Garipsenecek bir şey yoktu.
Parti çalışanı pudra şekercilerin, liderle kaplı otomobillerle fink attığı ülkede herhalde zarafetin, adabı muaşeretin el kitabı satacak değildi!
Polat çifti memleketin aynasıydı.
Ancak hayatlarını ve varlıklarını fazlaca göze sokunca ve bir de bir yayına katılıp, “Günde 750 bin TL harcıyorum” deyince film koptu.
Günde 750 bin TL harcamak için yılda 300 milyon TL’ye yakın bir gelir elde etmek, böyle bir gelire sahip olmak için vergi öncesi üç aşağı beş yukarı 500 milyon TL kâr elde etmiş olmak ve bunu da beyan ederek vergisini ödemiş olmak gerekiyordu.
Ayrıca böyle bir kârı şirketten kâr payı olarak almanın da ayrıca bir vergisi vardı.
Bu paralar konuşulunca, herkesin aklına “Peki bunlar ne kadar vergi ödemiş acaba?” sorusu geldi.
Bu konudaki sorulara çiftten yanıt gelmeyince, bu işin peşine düşüldü ve Polat’ların pek de vergi ödemediği ortaya çıktı.
Bu arada, kız kardeşleri de son yıllarda Türkiye’de yeni zenginler arasında bolca kullanılmaya başlandığını duyduğumuz evrensel adı kokain ama “Yeni Türkiye” terminolojisinde “pudra şekeri” olarak bilinen maddenin kullanımı nedeniyle göz altına alındı.
Ve şimdi herkes Dilan Polat ve eşinin vergisini konuşuyor.
Değirmenin su kaynağına bakılıyor.
“Bu kadar para kazanıp 15 bin TL vergi mi ödenirmiş” diyor.
Açıkçası ben kendi adıma Dilan Polat’a ve eşine teşekkür etmek istiyorum.
Bu ülkeye “Para kazananlar vergi ödemeli, çok para kazananlar çok vergi ödemeli” gerçeğini hatırlattıkları ve istemeden de olsa öğrettikleri için.
Onlar sayesinde artık herkes “Aaaa, vergi diye bir şey varmış” demeye başladı.
Çünkü uzunca bir zamandır bu ülke vergiyi “Sadece işçilerin ve memurların ödediği, zenginlerin ise ödemedikleri vergiyi bile devletten geri aldığı bir şey ve 5’li çeteye devletin ödemek zorunda olduğu bir para” zannediyordu.
Polatgiller sayesinde verginin devletten alınan değil, devlete ödenen bir şey olduğu anlaşıldı.
Biliyorsunuz eskiden Türkiye’de valilikler, defterdarlıklar her yıl bir tören düzenler, o yıl o ilde en çok vergi ödeyenlere birer ödül, madalya verirlerdi.
İşinsanları da bu ödülle övünürlerdi.
İktidarımız her niyeyse, yıllar önce bu ödül törenlerini kaldırdı.
Vergi ödeyenleri onurlandırmaktan vazgeçti.
“İktidarın en yakın adamları niye bu vergi rekortmenleri listesinde yok?” sorusuna yanıt vermektense, hak edenlere ödül vermemek daha kolaydı.
Bu yüzden Dilan Polat’a teşekkür ediyorum.
Muhteşem görgüsüzlüğü ile istemeden de olsa herkese “vergi” diye bir şeyi hatırlattı.